Türkiye’de Gençlerin Yeni Medya ve Kültürel Deneyim Pratiklerinin İncelenmesi #KHAStaAraştırıyoruz

17 June 2021

Dijital çağın içinde doğup büyüyen gençlerin kendi kimliklerini oluşturmalarında dijital araçların rolü ne? Sahip oldukları farklı çevreler ve imkanlar bu süreci nasıl etkiliyor? Kadir Has Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi İrem İnceoğlu’nun yürütücülüğünü üstlendiği “Türkiye’de Gençlerin Yeni Medya ve Kültürel Deneyim Pratiklerinin İncelenmesi” başlıklı araştırma projesi, çarpıcı sonuçlar ortaya koyuyor.

 

Kadir Has Üniversitesi’nde disiplinlerarası yapıda sürdürülen bir TÜBİTAK projesi, gençlik çalışmalarında henüz kuram üretilmemiş olan kültürel coğrafya disiplinini de işin içine dahil ederek kavramsal çerçevesini genişletmeyi hedefliyor.

“Türkiye’de Gençlerin Yeni Medya ve Kültürel Deneyim Pratiklerinin İncelenmesi” başlıklı araştırma, kültür ve mekân ilişkisinin yeni medya teknolojileriyle birlikte değerlendirilmesine olanak sağlarken literatürdeki teorik ve metodolojik bir boşluğu da kapatacak.

Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü’nden Dr. İrem İnceoğlu’nun yürütücü ve Doç. Dr. Defne Karaosmanoğlu’nun araştırmacı olarak görev aldığı projede, doktora sonrası bursiyeri Dr. Billur Dokur, bursiyer öğrenciler olarak İletişim Bilimleri Yüksek Lisans Programı’ndan Büşra Sağlam ile Yiğit Bahadır Kaya ve İletişim Fakültesi öğrencilerinden Çağla Şen ile Elif Mülayim yer alıyor. Proje boyunca görev yapan bu ana ekibin yanı sıra, saha çalışmasından doğan ihtiyaçlar doğrultusunda bir yüksek lisans bursiyeri ve bir lisans bursiyeri de çeşitli zaman dilimlerinde ekipte görev aldı.

1 Nisan 2019’da başlayan proje 1 Ekim 2021’e dek sürdürülecek. TÜBİTAK 1001 kapsamında desteklenen projenin toplam bütçesi, kurum payıyla birlikte 606.645 TL.

Projenin öncelikli amacı Türkiyeli gençlerin kültür ve deneyim haritasını detaylı bir şekilde ortaya koyarak analiz etmek; bu bağlamda farklı kentlerde yaşayan ve çeşitli sınıfsal ve kültürel kimliklere sahip olan gençlerin hayat hikayelerini ve dijital kültür ve yeni medya ile ilişkilenme biçimlerini kendi dillerinden dinleyerek anlamak. Ulusal ve uluslararası yayınlarla konferanslar, gençlik alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarıyla yapılacak işbirlikleriyle bahsi geçen alanları tartışmaya açmak ve gençlerin hayatında geniş zamanlı olarak etki yaratmak hedefleniyor. Bu kapsamda projenin çıktıları, konferans sunumu ve yayın dışında, proje ekibi tarafından gerçekleştirilecek ve ilgili paydaşların katılacağı atölye çalışmasında da akademi dışındaki paydaşlar ile paylaşılacak.

Araştırma projesi hem teorik kapsamı hem de metodolojik kapsamının genişliği ve özgünlüğü ile literatüre katkı sağlamayı hedefliyor. Dr. İnceoğlu, “Türkiyeli gençlerin medya ve kültürel deneyim haritasını ilişkisellik kavramıyla beraber ele alarak derinlikli bir şekilde analiz eden araştırmada, gençliğin sadece medya ve iletişim teknolojileri kullanım alışkanlıklarına, deneyim veya hayallerine odaklanmıyor; bu deneyimleri diğer kültürel deneyim ve pratiklerle, gençlerin sınıf ve kimlik temelli toplumsal konumlarıyla birlikte inceliyoruz. Çalışmamız, gençlerin medya ve kültürel deneyimlerini teorik ve metodolojik olarak bu denli derinlemesine analiz eden ilk araştırma olarak özgün bir değere sahip, ” diyor.

Projenin yürütülmesinde ana hatları literatür çalışması, saha çalışması ve elde edilen verilerin analiz edilmesi oluşturuyor. Gençlik çalışmaları, medya çalışmaları ve dijital kültür, kültürel çalışmalar ve kültürel coğrafya alanlarında üretilen çalışmalar projenin literatürü kapsamına giriyor. Saha çalışması bağlamında, Türkiye’nin farklı bölgelerinden seçilen 8 ilde (İstanbul, Ankara, Erzurum, Adana, Diyarbakır, Trabzon, İzmir ve Çanakkale), 18-30 yaş grubundan toplamda 200 genç ile derinlemesine yüz yüze görüşmeler gerçekleştirildi. Bu görüşmeciler arasından seçilen 5-7 katılımcı ile her il için ayrı odak grupları yürütüldü. Öncesinde de Türkiye çapında 12 ilde 1057 kişiye anket uygulandı.

Yüz yüze derinlemesine görüşmeler ile odak grup görüşmelerinden elde edilen tüm veriler öncelikli olarak deşifre edildi, ardından MAXQDA analiz programı ile kodlandı. Saha çalışmasının verileri literatür kapsamında analiz ediliyor. Buradan çıkacak analiz sonunda 2021’in sonbaharında bir etkinlik düzenlenerek hem çalışmanın bulgularının paylaşılması hem de konuyla ilgili paydaşlar ile tespit edilen sorun alanlarına yönelik ortak bir çalışma yapılması planlanıyor.

Projede literatür taraması ve saha çalışmasının tüm aşamaları tamamlandı. Araştırmanın son altı ayında ise yapılan ön analizi takiben elde edilen tüm verilerin analizi gerçekleştirilerek makale yazımı ve atölye çalışması yapılacak. Proje ekibi araştırma süresi boyunca 200’den fazla genç ile görüşmeler yaptı. Hevesli ve açık bir şekilde hayat hikayelerini ekiple paylaşmaları proje verilerinin oldukça çarpıcı olmasına çok büyük katkı sağladı.

Gençlerin anlatılarında yaşadıkları kent, aileleri, yakın sosyal çevreleri kadar internet de oldukça önemli bir rol oynuyor. Yaşadığımız dijital çağın içinde doğup büyüyen bu gençlerin tamamının çok farklı kültürel, sınıfsal ve sosyal çevrelerden olmalarına, kiminin İstanbul’un göbeğinde, kiminin ise Güneydoğu’nun merkeze çok uzak bir köyünde doğmuş olmasına rağmen kendilik ve kimlik mücadelelerinin dijital araçlar tarafından şekillendiğini öğrenmek, araştırmayı yürütürken ekip için yol gösterici olmuş.

Sahip oldukları farklı çevrelere ve imkanlara rağmen Türkiyeli gençlerin geleceğe dair endişelerinin coğrafya temelli olduğunu, geçmişe dair duydukları nostaljinin gelecek tahayyüllerini şekillendirdiğini ve çok genel olarak ifade edilecek olursa da hayallerinin aile, toplum ve siyasal baskıdan uzak bir yerde, kendilerini özgürce ifade etmek ve kendi deyişleri ile kendilerini gerçekleştirme arzusu olduğuna şahit olmak, dijital alanın habitusun parçası olduğunu çarpıcı bir şekilde gösteriyor. Bununla birlikte çeşitli mecralarda Z Kuşağı diye adlandırılan ve 90’ların sonları itibariyle doğan gençlerden homojen bir grupmuşçasına söz eden ifadelere karşın, kuşak tanımının habitus ve kültürel kapital gibi kavramlardan bağımsız düşünülemeyeceği sonucuna varılıyor.

Araştırmada elde edilen medya ve iletişim teknolojilerine ilişkin bulgular, diğer kültürel faaliyetlerle ve toplumsal konumla ilişkilendirilerek analiz edilecek ve ortaya çıkan bulgular, sadece Türkiye toplumunun isabetli analizini üretmeyi hedefleyen sosyoloji, antropoloji ve siyaset bilimi temelli araştırmacılara değil, aynı zamanda politika yapıcılara, medya temsilleri üreten karar vericilere de günümüz gençliğini algılama, anlama ve analiz etme bağlamında katkı sunabilecek özgün bir değere sahip olacak.

Leave A Reply

Your email address will not be published.